Güzelbahçe ilçesinde bir apartmandan çeşitli tarihlerde daire alan vatandaşlar, binanın dış cephesinde açılmalar, çatlamalar, dökülmeler, binanın rögarı ile yağmur suyu kanallarının sürekli tıkanması ve balkonların su sızdırması üzerine müteahhit firmaya müracaat etti.
Firmanın talepleriyle ilgilenmediğini savunarak noterden ihtarname çektirip ayıpların giderilmesini talep eden mülk sahipleri, binadaki gizli ayıpların giderilmemesi ve ayıpların zaman geçtikçe artması üzerine İzmir 1. Tüketici Mahkemesi’nde zararın karşılanması için dava açtı.
Zaman aşımı iddiası
Mahkemece kabul edilen davada savunma yapan müteahhit firma avukatı, kat maliklerinin bağımsız bölümleri inşaat aşamasında, yapı kullanma izin belgesinin alınmasından ön-ce teslim aldıklarını, dava konusu ettikleri bağımsız bölümlere ilişkin oturma ruhsatının 2016’da alındığını, davanın 5 yıllık zaman aşımı dolduktan sonra açıldığını savundu.
Ana yapıda dış cephe mantolaması, sıva ve boya çatlaklarının sonradan kapatılan balkon doğramalarının mantolama üzerine vida ile sabitlenmiş olmasından kaynaklı olduğunu öne süren firma avukatı, “teslimden sonra kat maliklerince yapılan bu yanlış uygulama yüzünden mantolamanın zarar gördüğünü, suyun mantolama altından yürümesi nedeniyle kabarmalar oluştuğunu, bu nedenlerle doğan bozukluktan firmanın sorumlu tutulamayacağını” ifade etti.
Davalı avukatı ayrıca şikayetler üzerine şirket elemanlarının inceleme yaptığını, balkonların kimyasallarla yıkandığının, bunun da seramiklerin etrafındaki derzlerde açılmalara ve alt kattaki balkonda kabarmaya yol açtığını iddia ederek, ev sahiplerinin yağmur sularını tahliye eden su oluklarını periyodik olarak temizlememesinin de tıkanmaya neden olduğunu savundu.
Binadaki çatlama, kabarma ve dökülmeler keşifle tespit edildi
Mahkeme tarafından uzman bilirkişilerce yapılan keşiflerin ardından, yapının çeşitli bölümlerinde çatlama, kabarma ve dökülme gibi çeşitli yüzeysel deformasyonlar oluştuğu tespit edildi.
Yargılama sonucu verilen kararda, deformasyonların büyük ölçüde çatı izolasyonu ve dış cephe uygulamasında yapılan hatalardan kaynaklı olduğu kanaatine varıldığı ifade edilerek, balkonlarda zemin seramik kaplama uygulamasının suyun tahliyesini sağlayacak eğim verilmeden yapıldığı, bu alanlarda zemin eğimi ve balkon giderlerinin suyun tahliyesine imkan vermediği, rögarların yetersiz kaldığı belirtildi.
Yüklenici firmanın projelendirme, malzeme seçimi veya uygulamada yaptığı hatalarla işi gerekli özeni göstermeden gizli ayıplı olarak ifa ettiği kaydedilen kararda, “Taşınmazı eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim etmek zorunda olan davalının eksik ve ayıplı işlerin giderilmesi için 420 bin lira ayıp giderim bedelinden davacılara karşı sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda, davanın kabulüyle 420 bin liranın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacılara tapudaki payları oranında ödenmesine karar vermek gerektiği sonucuna varıldı.” ifadeleri kullanıldı.
Mülk sahiplerinin avukatı Güney Çağatay Öz, ayıplı mallar konusunda mağdur tarafların her zaman haklarını aramaları gerektiğini belirterek, “Biz bu davada binadaki ayıplı bölümleri detaylı olarak açıkladık. Mahkeme de bilirkişiyle birlikte binada yaptığı incelemede binadaki hataları yerinde gördü. Mülk sahipleri her daireye ayrı ayrı olmak üzere toplamda 420 bin lira tazminat almaya hak kazandı.” dedi.